31 May 2010

insanlar, maskeler ve yalanlar...

insanların yalan söylemesini anlayabiliyorum, bir şeyleri gizlemesini, bir şeylerden korkmasını, aslında hiç olmadıkları biri gibi davranmalarını da... Bir yere kadar. Ama iş bu insanların maskeleri düştüğünde, seni aldatmalarına öfkelenmene bozulup böyle bir şey hiç olmamış gibi kendilerini haklı çıkarmaya çalışmalarını, yalanlarının üstüne birer kat daha çıkıp, yüzlerine birer maske daha takarak seni kendi gerçekliklerine inandırmaya çalışmaları yok mu? işte o zaman, insanların nasıl cinnet getirdiğini, nasıl en sevdiklerinden bile kaçmak isteyip kimsenin yüzünü görmek istemediklerini anlıyorum.
Neden bunca zaman bir şekilde gizlediği şeyler, istemeden açığa çıktıktan sonra, ve üstelik bu açığa çıkışa şaşmama bozularak tepki vermişken, sonrasında olacakları merakla takip etmemi bekliyor insanlar? Ben mi fazla katıyım diye düşünmüyor değilim...
Şu sıra herkes ve her şeyin samimiyetinden şüphedeyim. Belki yalnızlık ihtiyacım, belki beni sağaltması gerekiyor özlenen bir kucağın ve gerçek dünyamdan uzak tereddüt ve sıkıntıların içine dalmalıyım bir süre... Belki Nil'in dediği gibi "ben bu yaz, bembeyaz bir otelde...."
maskeler ve yalanlar... hep yan yanalar.

11 May 2010

mayıs, güneş, bahar, aşk, neşe ve diğer şeyler...

Bir hafiflik var üstümde. mevsim yüzünü güneşe döndüğünden kelli sorumluluğum da azalınca bir gülümsemedir yayıldı yüzüme... Olmazlara umut büyütüyorum belki, ya da bir boş vermişlik seline kapıldım. Gülümsemekle geçiyor günüm, gecem. Bir garip Orhan Veli sanıyorum kendimi, sokakta kendi kendime gülümserken. Ve insanların da bana bakıp deli zannedeceğini düşünüp gülümsüyorum.
Güneş pırıl pırıl, gölgeler serin. Sorumluluğunu bırakanlara da kızmıyorum, kendime de. Yemek yemekten de vazgeçmiyorum, yürümekten de. Hayal kurmak işini şiar edinmişim kuruyorum da kuruyorum. Yoksa o kuruyan otlara dönerim, biliyorum.
Sokaklarda zıplayarak yürüdüğümü fark edince toparlanıyorum, ama hayal ederek yürüdüğümü fark edince hızlanıyorum. Bu sene hızla geldi, hızlı gidiyor. Duracak mı, dursun mu, ister miyim bilmiyorum, tek bildiğim en güzel ay geldi. En sevdiğim... Her anının tadını çıkarmak istediğim. Mayıs geldi. Hoş geldi... Güneş geldi, bahar geldi, neşe geldi. Aşk mı? Aşk da gelir elbet!