8 Ara 2011

Geceler uzun, geceler karanlık...

Sene 2011. 30 yaş dönemecini geçeli 1,5 sene oluyor. Dönem dönem, "yaşlandım galiba", "30'u da geçtik" serzenişlerinde bulsam da kendimi, aslında çok da önemsemediğimi biliyorum bu yaş işini.
Sadece zaman geçtikçe tahammülsüzlüğümün arttığı bir hayat olduğunu fark ediyorum. Belki de sadece bu. Her işi birileri adına yükleniyor ve yapıyor olmaktan, unutulmaması gereken bir sürü şeyi hatırlamaya çalışmaktan, günler ve geceler için plan yapmaktan yorulduğum zamanlarla sıkça karşılaşıyorum. Yoksa hayat aynı hayat olsa gerek. Bunca şeyin arasında değişen bir şeyler oldu ve ben fark etmediysem de bilmiyorum, affınıza sığınırım.
Bazı sabahlar kötü uyanıyorum mesela, her sefer rahatsız - huzursuz edici, tedirginlik veren rüyalarla geçen gecelerin sabahı. Böyle sabahlar, günler birbirinin aynı gibi hissedip mutsuz oluyorum.
Bir değişime ihtiyacım olduğunu söyleyip duruyorum kendime, de, ya bu sadece bu kadar basit değilse?
Geceler uzun, geceler karanlık. Bu ara sabahları göremiyorum hiç.