18 Şub 2015

Bembeyaz ama yazık ki artık öfkeli...

Eskiden, hani 10 - 15 yıl kadar önce (böyle yazacağım da hiç aklıma gelmezdi ya, yaşlanmak dedikleri bu olsa gerek), kar yağıp her yer bembeyaz bir örtünün altına gizlenince hüzünlenirdim ben. Bildiğin melankolik bir havaya bürünürdüm. Yalnızlığıma, sokakta yaşayan çocuklara - evsizlere, yaşlılara, yiyeceği olmayan kediye - köpeğe, Afrika'daki açlara, kalbi kırık aşıklara kadar herkese ve her şeye o aralık daha bir fazla üzülürdüm. Sanki çok büyük dertlerim varmış gibi, ciddi ciddi bunalıma girerdim. 
Sonra, ne ara oldu bilmiyorum, kar yağdığında bir yandan huzur duyarken - çünkü görmek istemediğim pek çok şeyi örtüp saklıyor kar - bir yandan da kötü bir öfke duyduğumu fark ettim. Hangi aralık buna dönüştü o naif derin hüzün, onu bilmiyorum. Bir sabah uyandım da mı böyle bir oldu, yoksa yavaş yavaş mı dönüştü buna, onu da bilmiyorum.
İnsanların yollarda sersefil olmasına; soğukta titreyen, donarak ölen bilumum canlıya; trafiğe, kar lastiği ya da zincir takmadan sokaklara dökülen ve trafiği iyice hercümerç eden binlerce düşüncesiz sürücüye, sanki tropikal bir ülkede yaşıyormuşuz gibi her seferinde "kara hazırlıksız yakalandık" açıklaması yapan, çözüm olarak "evlerinizden çıkmayın" uyarısı yapan ama okul ve/veya iş yerleri tatil değilse - ki çoğunlukla iş yerleri tatil olmuyor - buralara nasıl ulaşacağımız umurlarında dahi olmayan yetkililere... Hangi birinden sebep öfkelendiğim belli değil, belki biraz da bu ülkede böyle insana benzemez yaşamaktan utanıp, kendime ya da bu şikayetlere çözüm üretecek bir "B planı" yaratamadığımdan öfkem.
Belki bu beyazlık gün gelir başka bir hissiyata dönüşür ama bugün penceremden görünen manzara öncelikle huzur vadediyor, sokağa çıktığımda hızla bir öfkeye dönüşme ihtimali yüksek olsa bile...