19 Eki 2018

Örümcek Adam - III

Yönetmen: Sam Raimi 

Senaryo: Alvin Sargent, Sam Raimi, Ivan Raimi, Steve Ditko (Kitap) , Stan Lee (Kitap) 

Müzik: Danny Elfman 

Yapım: 2007, ABD, 140 dk.

Oyuncular: Tobey Maguire, Kirsten Dunst, James Franco, Thomas Haden Church, Topher Grace, Bryce Dallas Howard

Biz küçükken çok sevdiğimiz, ama şimdi tamamını hatırlamadığım bir masal (ya da tekerleme, çok küçüktüm hatırlamıyorum)vardı. "Örümcek ağlarını ördü, ördü, ördü…" diye başlayan… (Ya da belki ortasıydı bu cümle, başını unuttum da sadece burası kaldı aklımda…) Bu cümleden mi mütevelli bilmem, Örümcek Adam çocukluk kahramanlarımdan biridir benim. Aslında çocukluk da sayılmaz tam, lise yıllarımda okul çıkışı koşa koşa eve gidip seyrettiğim çizgi filmdir örümcek adam. Sonra, büyüdüm, okullar bitti, beni koşa koşa evin yollarına düşüren pek bir şey olmadı bir daha televizyonlarda… Ve sonra, bundan birkaç sene önce, Örümcek Adam, geri döndü hayatıma!

Bugün serinin üçüncü bölümüne gelinceye kadar, büyük bir heyecanla bekledim gösterime gireceği günü. Üçüncü günü bir endişe sardı beni, çok sevdiğim ve Spike'yi çok sevdiğimi bilen bir dostum "İzle muhakkak ama hayal kırıklığına uğrayacaksın sanırım, sonra da yaz…" dedi.
Sonunda, başka bir sevgili dostumla izledik, bir küçük paket patlamış mısır eşliğinde, sevdiceğimi…
Peter Parker, şehrin sevgilisi kahraman örümcek adamla foto muhabir arasında gidip geldiği hayatını Mary Jane ile birlikte yeni bir yöne çevirmek istemektedir. Ancak, herkesin olduğu gibi kahramanların da egoları, zayıf noktaları, ikilemleri vardır. Kendine güveni giderek artarken çevresiyle arasına açtığı uçurumları göremez Peter. Ama unuttuğu bir şey vardır, bir başka sevdiğimin, Al Pacino'nun dile getirdiği gibi: "Kibir, en sevdiğim günahtır.*" Bir müddet sonra, kibirli örümceği, kötülükle mücadele edemez, tüm sevdiklerinden uzakta ve hatalarıyla baş başa buluruz… Edindiği düşmanlar da karşısındadır üstelik. 
Örümcek Adam'ı bu filmde ilk iki filme göre huysuz, kibirli ve mızmız buldum ben. Tıpkı, hayatımızda illa ve illa en az bir tane bulunan şımarık arkadaşlar gibi, her şeyden sorun yaratan, kendini çok önemseyen, kendi sorunlarını dünyaya mal edenler gibi…
İçimizi sıkan, kurtulamadığımız insanlar gibi biri Örümcek Adam bu filmde. Görsel etkileme açısından ilk iki filme göre çok daha iyi olmasına rağmen, hem örümcek adam, hem de karşısındaki kötüler yeterince başarılı değil. Kötüler gerçekten kötü değil sanki ya da Örümcek Adam da en az onlar kadar kötü. Elden ezelden sevmediğim Harry Osborn bile Peter Parker'dan daha "iyi" bir karakterdi. Daha insanî idi. Bir kahramanın kendi zayıflıkları ile mücadelesi hep işlenen konulardandır, ama bu konunun etki bırakması öncelikle o kötülüğün karaktere gerçekten uyumlu hale getirilmesine bağlıdır. Belki Örümcek Adam'ı çok sevdiğimden, belki de Örümcek Adam gerçekten yeterince "iyi" bir kötü olmadığından, sadece mızmız, kibirli ve huysuz olduğundan beklediğim keyfi alamadım filmden. Ama bu Örümcek Adam'ı kalbimden atmaya yetecek bir hayal kırıklığı değil bu. Şimdiki hedefim, Örümcek Adam'ın çizgi romanlarını almak ve çizgi film arşivini oluşturmak… Onlar bu kırıklığı tamir eder, biliyorum.
Hayatımız da tıpkı Örümceğin ağları gibi, birbirine bağlı bir sürü olayla ve insanla dolu, hiç dikkat ettiniz mi? 

*"Vanity...definitely my favorite sin.", John Milton, 
The Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı) filminden… 


18.05.2007'da Kahve Molası'nda yayımlanmıştır. (www.kahvemolasi.com)

Hiç yorum yok: