11 May 2010

mayıs, güneş, bahar, aşk, neşe ve diğer şeyler...

Bir hafiflik var üstümde. mevsim yüzünü güneşe döndüğünden kelli sorumluluğum da azalınca bir gülümsemedir yayıldı yüzüme... Olmazlara umut büyütüyorum belki, ya da bir boş vermişlik seline kapıldım. Gülümsemekle geçiyor günüm, gecem. Bir garip Orhan Veli sanıyorum kendimi, sokakta kendi kendime gülümserken. Ve insanların da bana bakıp deli zannedeceğini düşünüp gülümsüyorum.
Güneş pırıl pırıl, gölgeler serin. Sorumluluğunu bırakanlara da kızmıyorum, kendime de. Yemek yemekten de vazgeçmiyorum, yürümekten de. Hayal kurmak işini şiar edinmişim kuruyorum da kuruyorum. Yoksa o kuruyan otlara dönerim, biliyorum.
Sokaklarda zıplayarak yürüdüğümü fark edince toparlanıyorum, ama hayal ederek yürüdüğümü fark edince hızlanıyorum. Bu sene hızla geldi, hızlı gidiyor. Duracak mı, dursun mu, ister miyim bilmiyorum, tek bildiğim en güzel ay geldi. En sevdiğim... Her anının tadını çıkarmak istediğim. Mayıs geldi. Hoş geldi... Güneş geldi, bahar geldi, neşe geldi. Aşk mı? Aşk da gelir elbet!

Hiç yorum yok: