31 Eki 2019

Bir takım kıyafetlerin ciddiyet kılığı giydirdiği bir delinin güncesi - 5. Gün

24 Mart 2007

Aslı yahu,
Nedir bu kadınların elinden çektiğim benim? Hani şu Berna vardı ya, bir aralık takılmıştık okulu bitirmeye yakın, geçen akşam - hani Mert'le içtiydik ya - karşılaştık bununla. Baştan bi' cilve, bi' eda, yok "özlemişmiş" de, yok "görüşmeliymişiz" de... Az geçti geçmedi, meğer sevgili yapmışmış hatun, dallama çıktı geldi. Dallama dediysem, kafa birine benziyor benim bu Berna'ya sinirimden dallama diyorum. Yoksa adamın muhabbeti iyi de olabilir konuşmadık ki. Yahu madem sevgilin var bu ne ayak? Ne demeye zarf atıyorsun, yok görüşelim'ler bilmem neler? Allah muhafaza benim böyle sevgilim olacak, eski sevgilisine iş atacak, çıngar çıkarmazsam neyim. Şırfıntı, utanmadan beni kafaya alacak, ikimizi mi idare edecek artık, egosunu mu tatmin edecek, neyse ne! Ben bunlara gelmem yalnız onu bilmiyor. O kadar abazaya bağlamadık herhalde, bana kız mı yok? Cıva gibiyim, girdiğim yeri yakarım lan ben!
Neyse, vay anam zaten evdekilerin dırdırından bunalmışım, Mert zaten iş adamı pozlarında, geriyor beni, bir de bu haspanın civelekliği, tam ayar oldum. İçtik de içtik. Bir de Mert'in bir sevgili mevzuuna bozukluğu var ama anlamadım. Kız bunu sepetleyecek mi nedir? Vara yoğa olay çıkarıyor. Neyse, ne olacaksa olur, biz de oturur içeriz. Ne yapalım başka?
CV işini işte bizimkiler sağ olsun kotardık bir şekil, şimdi de o kariyer sitelerinden başvuru yapıyorum her gün belli sayıda. Anneme göre düzenli iş aramak şart. Bir kaç haftaya görüşmeye başlarsın diyor Mert'le Hakkı. Üf bee, ben daha yeni geldim be kardeşim, bi' huzur verin yahu! Gidip takım elbise almalıymışız, annem bir de bunu tutturdu. Aman ya, ne sıkıcı işler bunlar!
Haydi, ben içeri gidip iki bira içeyim, bi TV karıştırayım. Bizimkiler yatmıştır artık.
T.

Bir takım kıyafetlerin ciddiyet kılığı giydirdiği bir delinin güncesi - 4. Gün

23 Mart 2007

Aslı'cım,
Bugün biraz sarhoşum, aslında yazmayacaktım çok uykum var diye ama, hadi dedim, dün de yazmadın Taner. Al eline kalemi...
Mert'le içtik bu akşam, malum Cuma akşamı ya, yarın iş yok filan diyerekten. Hoş, bana hangi gün iş varsa! Neyse, başımla beraber midem de dönecek galiba, üzerine kusmayayım.
Yazarım sonra detayları
Öptüm seni
T.

Bir takım kıyafetlerin ciddiyet kılığı giydirdiği bir delinin güncesi - 3. Gün

21 Mart 2007

Sevgili Aslı,

Bu CV hazırlama işini hiç sevmedim ben. Yalandan bir tarif resmen. Beni bitirdiğim okullarla not ortalamamla falan nasıl tanıyıp "Bu adam işimize yarar" diyecekler, hala aklım kesmiyor ama bakalım yaptık yolladık işte bir yerlere. Bu annemle babamın dırdırları olmasa ben biliyorum ya yapacağımı, uzağa da gitsem ola ki bir gün dönecek olsam bir şekilde fitil fitil burnumdan getirirler hiç acımadan ondan gözüm yemiyor. Yaşlandım diyorum ya, işte al bir emare daha! Gençken olsa halbuki bu dırdırları sallamaz bildiğimi okurdum. Geri dönünce de azarımı yer - ama bir kulağımdan girip ötekinden çıkacağı için -hiç sallamaz, gider üstüne bir sigara tellendirir unuturdum söylenenleri. Ama şimdi içime dert oluyor söyledikleri şeyler. Bir çeki taşı olup yüreğime oturuyor. Vay anam vay! Annem okusa bu yazdıklarımı ağlar yeminle! İki gözü iki çeşme olur da, İstanbul'un barajlarını doldurur namussuzum ki... Neyse, böyle duygusala bağlayınca da çöreklendim kaldım buraya. Paşa paşa CV hazırlamaya çalışıyorum. Yalan ki ne yalan!
Haydi, CV'ye döndüm ben.
Taner.

Bir takım kıyafetlerin ciddiyet kılığı giydirdiği bir delinin güncesi - 2. Gün

20 Mart 2007

Sevgili Günlük,
Sana "Sevgili günlük" demeyi sevmedim, sana bir isim koyacağım ben. Tercihin var mı, serbest takılayım mı? Şimdi erkek ismi versem yarın bi' gün okuyanlar "ibne miymiş lan bu, ne böyle her gün her gün "sevgili Levent"" falan derler o yüzden sana kız ismi koyacağım alınma hiç. Ama güzel bir kız ismi bak, erkek gibi sağlam bir kız ismi: "Aslı" Evet, senin adın "Aslı" olacak sevgili günlük. Bugün bu işi hallettik ya, yarın yazarım bir şeyler...
Kaçtım ben.

Taner.

Not: Dün ezdim tabi Hakkı ile Mert'i, şampiyonun kim olduğunu hatırladılar.

Bir takım kıyafetlerin ciddiyet kılığı giydirdiği bir delinin güncesi - 1. Gün

19 mart 2007

Sevgili günlük,


Niye "sevgili günlük" diye başlanır hiç bilmiyorum. Bu benim ilk günlüğüm, nasıl başlamalı bilmiyorum o yüzden pek. Küçükken bir günlük okumuştum, hani şu İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi'lerin öldürdüğü bir kızın tuttuğu günlük vardı ya, onu. O zaman edebiyat öğretmeni hayatlarımızı düzene sokmak, kendimizi iyi ifade etmek için günlük tutmanın faydalı olacağını söyler dururdu. Yapmadım elbette. Ama galiba bir yerlerden "kendimi ifade etmeye başlama"mın zamanı geldi. Hazır mısın? İşte başlıyorum o zaman.


Hmmm, nasıl başlasam?? Kendimi tanıtayım bari önce.


26 yaşındayım kayıtlara göre. Ama bana sorsan 57 yıl 10 ay ve 13 günlüğüm şu anda. O kadar çok şey yaşadım ki, buradan Bursa'ya yol olur. Okul bitene kadar yaptığım serseriliğin - anne babama göre serserilik o aslında, ben çok eğlendim, çok da mantıklıydı bence hepsi. - haddi hesabı yok. O arada da pek çok şey yaşadım, epey yaşlandım tabi. Fakat işte kafa kağıdındaki tarihi dört işleme tabi tutarsak, 26 çıkıyor. Neyse, okul çok eğlenceliydi ama gel gör ki, bitti işte. Askere yolladılar beni apar topar. Nasıl oldu anlamadım. Galiba bizimkiler ketenpereye getirdiler beni. (Böyle tumturaklı eski lafları kullanmaya da bayılırım hani, malum 57 küsür yaşındayım, azıcık eski laflar olursa dilime dolanmış, hoş göreceksin. Olmadı, bir sözlük alırız sana!) Ne olduğunu anlamadan askerlik başvurusu yapmış bulundum. Bir de baktım ki "en büyük asker bizim asker" kalabalığının ortasında kışla yolunu tutmuşum. Allah'tan bu da bitti bir şekilde ve babamın deyimiyle "gerçek dünyaya atılmaya" hazır ve nazırım.


Aslında anneme bakarsanız "daha tuz çuvalı boynuma geçmemiş". Evlenip - barklanmam gerekiyor bu deyimin vücut bulması için. Ama benim daha hiiç niyetim yok. Hayatımı yaşamalıyım ben. Daha yapacak çok şey, gidilecek çok yer, aşık olunacak çok güzellik var. Bütün bunlardan bir annem istiyor diye vazgeçecek değilim. Neyse ne, beklesin, hep onların istediği mi olacak?


Şimdi askerden döndüm ya, bir de işe girmem lazım. Sıra bunda çünkü. Bu kerat cetvelini de kim yazdıysa, elime bir geçirsem! Ne var sanki, biraz rahat bıraksalar, şöyle bir sırt çantamı pasaportumu alıp dünyayı gezsem? Karnım acıkınca bulaşık yıkayıp, çakmak satıp para kazansam karnımı doyurup, gezsem??? Ama işte buna da karışıyorlar elbet. Ve bu yüzden iş başvuruları yapmaya başladım iki gündür. Bu CV hazırlama işi falan da komik bi' iş aslında. O kağıt parçasında yazanlara göre beni işe alacak adamın vay haline! Evet, ODTÜ İşletme mezunuyum. İngilizcem çok iyi, bir de Almanca'm var. Ama orada yazmıyor ki, bu adam yerinde durmayı sevmez, bıraksalar dağ, bayır gezecek diye... Artık paşa gönülleri bilir, ille de beni işe alacaklarsa, ben daha ne diyeyim? Maaşım yüksek olsun lütfen!


Şimdi kaçıyorum "sevgili günlük" çocuklar bekliyor, bowlinge gidip hepsini bir ezeyim de - ne zamandır - şampiyon kim - unutmuşlardır - hatırlasınlar.