8 Ara 2011
Geceler uzun, geceler karanlık...
14 Eki 2011
Kitap arası kırpıntıları
Durulacak bir yer yok. Gidilecek bir yer yok. Gözlerimi kapattım ve “öylece” bekliyorum. “Ne yapıyorsun?” diye soranlara “hiç” diyorum. Susuyorum. Hâlbuki bir adım sonrası ile bir adım öncesi arasında sonsuz bir yolculuğu hesaplıyorum. Nasıl oldu da buraya geldim bilmiyorum. Beni buraya kim(ler) getirip bıraktı?
Gökyüzüne bakıyordum sanki bir an önce. Ve sanki masmaviydi. Sonra birkaç beyaz bulut… Şimdi ise buradayım, bu kalın sarı çizginin üstünde. Bir adım ötesi birazdan gelecek olan metronun yüzümü yalayan rüzgarında, bir adım geride “önce inenlere yol veriniz” ibaresi ile birlikte uslu uslu metro bekleyen insanlar.
***
Kim bilir o sarı çizgiyi geçmeyi düşünen kaç kişiye içi boş gelir yazılanlar, ama belki onlar bu yazıyı hiç bir zaman okuyamayacaklar.
Dışarıda yağmur, içerimde mecburiyetlerimden kaçma dürtüsü...
2 Eki 2011
Bataklığa saplanmak, öfke ve diğer şeyler...
15 Ağu 2011
Mühim işler bitirmenin huzuru
21 Haz 2011
Yılın en uzun günü diye mi bu kadar zor geçiyor zaman?
20 May 2011
Puslu günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz