1 Eki 2013

Kaybolan zaman mı, insanlar mı?

Bazen düşünüyorum, aslında sıklıkla düşünürüm elbet, ama bazen belli bi konu hakkında düşünüyorum. Dün aynı kaseden çekirdek çitlediğimiz, gençlik sevdalarımızı - aşk acılarımızı paylaştığımız insanlarla bugün nasıl bu kadar ayrı düştüğümüzü düşünüyorum yani. Aramıza örülen duvarları tuğla tuğla yükseltirken niye hiç fark etmediğimizi - önemsemediğimizi, duvar boyumuzu aşıp sesimizi öte yana duyuramaz hale gelince içimiz buruluyorsa hele, niye ses çıkarmadığımızı düşünüyorum.
Düşünmenin sonu yok, bir yerlere varmıyor. Çünkü düşünmek istemediğim yerlerde kaçıyorum. İşin sonunda bir çıkar, bir ego, bir beklenti olduğu için sustuğumu, konuşarak anlaşmak aktivistliği yerine yerine durarak anlaşılmak pasifliğini seçtiğimi kabullenmemek için kaçıyorum herhalde. Yani, hayatın elimden kayıp gitmesine izin veriyorum. Bir yandan çabalamak istediğim insanlar, olaylar için çabaladığımı görünce kendi kendime, demek ki gerçekten istemiyormuşum ki olayların buralara varmasına izin vermişim diyorum. Bilmiyorum, hangisi gerçek, ne kadar gerçek bilmiyorum.
O kadar çok vakti bir arada geçirdiğim insanlar mı değişiyor, ben mi değişiyorum, yoksa beraber geçirdiğimiz zaman mı kayboluyor sadece, onu hiç bilmiyorum...

Hiç yorum yok: