7 Eyl 2009

Dökül gözyaşım, ak boşluğa...

Bir şiiri, ya da belki şiir de denmez ona, ararken lise yıllarıma ait bir defteri buldum. Yazılanları okudum bir bir. O dostlarla niye eskisi gibi görüşemiyoruz diye düşünüp hepsine sesimi yollamak istedim. Ama hepsine yetişemeyeceğimi biliyorum.
Şimdiyi paylaştığım dostlarım ve ailemle, sevdiklerimle yemek yedim üç beş kelam edip o tanıdık olmanın huzuruyla basketbol maçı seyrettim biraz.
Sonra gittiler onlar, ben yemek yaptım. Okumalara bıraktım kendimi... Sonra Hayko Cepkin dinledim bin birinci kere "Demedim mi?". Sonra bıraktım gözyaşlarımı aksınlar diye...
Ömrümün isteklerime yetmesi için kendime iyi bakmalıyım çünkü. Kalbimi kırıklara kesiklere değdirmek bana zaman kazandırmayacak. Sadece iyilikleri görmek gerek, tıpkı eskiden olduğu gibi.
Ses vermeliyim, sonra durup yankımı beklemeliyim. Ve kendime de izin vermeliyim. Dökül göz yaşım, ak boşluğa, her tuz zerresi zehrimi atacaksa eğer, ne duruyorsun?

Hiç yorum yok: