12 Eyl 2009

Gidilen yollar gibi yanlışlardan da dönülür mü?

Bazı hataları düzeltmek zaman alır. Bazıları ise hiç düzeltilmez. Belki de düzeltmek istemediğimiz hatalardır bazıları. Kaç yanlış bir doğruyu götürüyor onu bilmiyorum. Ama yanlışlarımın götürdüğü ve yerine koyamadığım doğruların farkındayım. O doğruların eski yerlerine konması mümkün mü onu bilmiyorum. Kelimeler geliyor dilimin ucuna. Bir ses "dur" diyor, duruyorum. "Sus söyleme, her şey gereksiz artık..."*
Yağmur yağdı bugün dolu dolu. Doydu mu doymadı mı yağmaya bilmiyorum. Ama İstanbul'un çukurları doldu. İnsanların içine birikenler gibi, gözlerine yüklenenler gibi, yağmur da bir yerlere doldu. Kendi karanlığına boğuldu İstanbul. Ama insanlar direniyor kendilerinde boğulmamaya...Boğulmadıkça da çırpınıyor ve çırpındıkça da batıyor. Boğulmuyor ama batıyor bataklığa. Ölmeyecek kadar... Yarına yine uyanacak kadar.
Deniz Arcak "Sevdim seni mabuduma" diyor, Hayko da"Demedim mi" diyor. Ve ben dinliyorum... İyi geceler İstanbul. Gökyüzü yine parlak yıldızlarla dolacak elbet.


* Zülfü Livaneli, Sus Söyleme.

Hiç yorum yok: