5 Kas 2009

Devlerin Aşkı

Devlerin Aşkı oynuyor bir kanalda, Türkan ile Kadir’in en güzel oldukları filmlerden biri. İnsanın “Aşık olacaksan böylesine aşık ol, sevgili olacaksan böyle sevgili” diyesi geliyor izledikçe...

Bunların hepsinin film olduğuna katıksız inancın ve farkıdalığın bile gözyaşlarının yuvarlanıp yuvarlanıp ağzına burnuna dolmasını engellemiyor işte. Belki buna değildir ağlaman, belki dolup dolup taşan şeyler vardır bir yerlerde ve sen kendinden başka ağlayacak omuz bulamamışsındır... Çünkü artık hiç bir omuz senin gibi değildir – ya da sen öyle sanarsın – herkesin kendi derdi vardır. Herkesin ayrı hikayesi... Bugün bir yerde okudum: “Acının büyüğü küçüğü yoktur, acı acıdır.” demiş adamın biri. Doğru demiş, çok da doğru. Ama herkes kendi acısını en büyük sanmada işte... Ve etrafında en büyük benimki, hayır benimki diye ağlayanlar dolu olunca insanın, susmak düşüyor payına, çünkü acıların gerçekliğine de inancın kalmıyor, büyüklüğüne de...

Birazdan film bitecek, ve Kadir ile Türkan gözlerinde o aşk o bakış ile – ki onun bile film olduğunu, gerçek olmadığını düşünmek de ne büyük yıkımdır aslında aşka inananlar için, film işte o bile gerçek değil, en gerçek görüneni bile sahte – ölümü aşıp sonsuz mutluluğa adım atacaklar... İki damla daha süzülecek sonra göz pınarlarımızdan, bileceğiz çünkü böylesi olmadı hiç, muhtemelen de hiç olmayacak film çünkü bu...1976’da çekmiştir filmi Osman Seden ve o zamanlar – belki de – aşk daha temiz daha büyük bir duygudur veya insanlar daha temizdir, adamlar adam gibi, kadınlar kadın gibidir. Sevdalar sevda gibidir, kötü adamlar bile sonuna kadar kötü değildir mesela.

Biraz sonra beyaz bir gelinlik ile Türkan – çok rüküştür ama hiç ilgilenmezsiniz, içindeki Türkan’dır ne giyse kabulünüzdür o an – ve çelik gibi bakışlarıyla Kadir (silahı bırakır) gözlerinin içine bakarlar birbirlerinin, Savaş Başar’a karşı korkusuzca dururlar yan yana, Türkan’ın elleri titrer ve de yüreği, sessizce geçer giderler Süreyya’nın (Savaş Başar ki kendisini sadece bu filmde tanıyıp bilsem de çok takdir ederim o gözleri ile seven, gözleri ile nefretini kusan, gözleri ile ölen adamı.) yanından. Ölüm sevgiye dokunamaz sevgi yürür gider.

Ve az sonra Demet Akalım çıkar sahneye bir başka kanalda, “Sevdiğimi koluma takarım Bebek’te üç beş tur atarım. Olmadı bi’ de sinema yaparım, gördüğün gibi çok unutkanım.”...

Kimin neleri, niye unuttuğunu hiç bir zaman bilemezsiniz... Sadece kendinizi bilirsiniz. En büyük acı zaten sizinkidir hep... Öyle değil mi?

(03.09.2008)


Yine izledim aynı filmi, kim bilir kaçıncıya... Bazı şeyler de öyle değil mi hayatta, aynı filmi kaçıncı kez izler gibi yaşamıyor muyuz hayatı da?
Artık ortalamanın cc'den bb'ye çekildiği bir hüzün sınırı var sanki, bunlara da alışıyor insan... Belki de iyi bir şeydir bu. alışmak...
(05.09.2008)

1 yorum:

Ayşe'nin Kitap Kulübü dedi ki...

Sevgili Laysamina;

Bu film gerçekten çok hoştur ve her seferinde izlerim. Zaten bu nedenle de blogumuzda yazdığım ilk filmlerden biri olmuştur. Türkan Şoray ve Kadir İnanır serisinden Dila Hanım, Bodrum HAkimi ve tabii ki Selvi Boylum Al Yazmalım da çok güzeldir.
Sevgiler
BİLLUR