17 Mar 2009

Kurtçukların yolu nereden geçer?

Ben sana nasıl anlatayım be güzelim şimdi?
Her vuruşta sandalın yanağına
Dalgaların çıkarttığı sesi gece boyu
Ay ışığının çalkantısında
Misinanın ucuna bağlamayı umudu
Tüp lambasının denizi yeşile boyayan aydınlığını
İyot kokusunu
Tuz sızısını
Yakamoz parıltısını
Ben sana nasıl anlatayım be güzelim
Zargananın kırıtarak suyun sırtında gezintisini
Yem oluşunu yemlenmeye gelen istavritin
Livarın toplama kampına benzediğini
Uzak tarlalarda yakılan anızın sıcaklığını
Karanlıkta giden gemilerin yönünü bulmayı
Olta lüferinin ağ lüferinden farkını
Nasıl anlatayım ben sana güzelim be şimdi
Küçük ayının büyük ayıdan korkmadığını
Kutup yıldızının hiç üşümediğini kuzeyde
Bulutların içip içip kendi aralarında kavga ettiklerini
Martıların yüzlerini niçin rüzgâra döndüğünü
Şimdi ben sana nasıl anlatayım be güzelim
Deniz kestanesinin dikenini çıkartmanın usulünü
Oturmuş bütün gün web sayfası çeviriyorsun
Sizin internet sitesinin bekçisi
Versen sigarayı bayram etmez
Bizim yazlık sitenin bekçisi Hüseyin gibi

demiş Uğur Kozlu, ve sadece ilk dize - ki ara ara tekrar eder kendileri - beni vurur, silkeler.
Nasıl gerçekçi bir deyişle başlamış şiire, durup durup elimizde bir rakı kadehi varmış gibi hissettirmiyorsa, ben de bir şey bilmiyorum!
Kızların daha romantik, süslü lafları sevdiği mi gerçek yoksa erkeklerin daha düz olduğu mu?
İnsanlar üzüntülerini sündürene, bezdirene kadar anlatıp fikir sorarken; sevinçlerinde neden sonra - üstünkörü - anlatıp geçerler. Sanki anlattıkça eskiyecekmiş gibi. Yahut da tam tersidir; ufacık bir umut belirtisidir ellerindeki, onu da anlata anlata bitiremezler. Dinleyip dinleyip o umutların altını körüklemeni isterler bir de...
Uzun lafın kısası, şimdi ben sana nasıl anlatayım be güzelim; kurtçukların yolu nereden geçer? Hangi tilki nereye girer, hangisinin kuyruğu ötekine dolanır? İnsanın niye her bir sözden canı yanar?
Ben sana nasıl anlatayım be güzelim? Nasıl?

Hiç yorum yok: