24 Eki 2014

Eskilerden kalma

Bazı şeyler hiç değişmiyor, bazıları da çok değişiyor, hayat tuhaf... Bu yazıyı tesadüfen buldum, 9 yıl önce yazmışım, isimlerin bir kısmını hatırlayamadım bile kimler, bir kısmı ile olan ilişkilerim tamamen ters yönlere gitti, bir kısmı da (şükür) o zamanki hallerinden de iyi.
Hayat tuhaf, vapurlar filan...

Kendimi kontrol edememekten nefret ediyorum, basit düşüncelerin içinde dönüp durmaktan, hep ayni döngüde yaşayıp hamster gibi çemberimden çıkamamaktan,  olmayacak yerlerde gözlerimin dolmasından, benim dışımdaki olaylardan etkilenmemden, insanlara öfkemi kusmamaktan, kusamamaktan, bitmesi gereken çoğu ilişkiyi bitirememekten, karnımda dolaşıp duran yılandan, hiç bir şeye yetememekten, yetişememekten, kısacası kontrolsüz bir hayatın içinde olmaktan nefret ediyorum. Öfkemi kusunca rahatlamaktan, öfkemi unutmaktan da nefret ediyorum, hiç bir şeyin uzun vadede kalamamasından bende, sadece acıların taze kalmasından, sevinçlerin neşelerin ve hatta öfkelerin de gelip geçmesinden nefret ediyorum. Geriye kalan insan ben miyim bu kadar kirli olay ve düşünceden sonra onu da bilmiyorum ya, böyle bir ben olmaktan da nefret ediyorum.
İnsanlar hayatından kaçacak gücü bulunca niye durdurmaya çalışıyoruz ki onları, hazır gidebiliyorken gitmeli zaten, ben yapamıyorum diye, başkalarını mahkumiyete çağırmak niye?? Bunu değiştirmek için bilmiyorum şu an ne yapmam gerek ama bir yolunu bulup bunu değiştireceğim. Nasıl olursa olsun değişmesi gerekiyor bu halin, böyle çok sağlıklı devam edemiyorum çünkü, yıpratıcı ve yorucu olmaktan başka bir işe yaramıyor bu yaşam tarzı.
K. bana aşık mı, gerçekten bilmiyorum ama öyle olduğunu düşünüyorum. Onun böyle hissetmesini sevmiyorum, keşke öyle hissetmese ve biz iyi arkadaş olsak sadece,
S. aradı geçen gün, onda sevmediğim bir şey var üstü kapalı bir havada asılıyor gibi. Böyle şeyleri de sevmiyorum ve kendimi hafif hissediyorum böyle bir şeyin içine düşünce, bu kadar yıvışık olmamalı insan ilişkileri, bu kadar ucuz...
T. ile eğleniyorum bak ama, serseri kesin sevgilisiyle kavga etti ya da ayrıldı o yüzden konuşuyor benimle biliyorum ama ben o defteri çoktan kapattığım için kendisiyle böyle olması bana koymuyor ama evet onunla konuşmayı seviyorum çoğunlukla geyik falan ama eglenceli bir adam hafif tiki ama olsun evlat edinmiycem ya:)
Ö.'im zaten hep ayni biliyorsun gözünü kapa kendini emanet et adam gibi adam kaç tane kalmış ki zaten
H. gidiyor uzak yolların yolcusu olacak canım arkadaşım, elimden mutlu etmenin gelmediği arkadaşım....
G. şimdilik çiçek böcek aylarında olduğu için elimin kolumun bağlı olduğu ve uzak durmak zorunda hissettiğim kendimi... En kötüsü de arayamamak onu biliyor musun aramak istediğimde "yok sevgilisiyledir simdi o" deyip arayamamak ikisini de çok seviyorum evet ama sanırım "ayrı ayrı" seviyorum bir arada fikri bana pek de iyi gelmiyor derinlerde bir yerde ben bunu biliyorum kendime bile söylemesem de...
E.'nin yerini biliyorsun zaten nereye ne kadar ve nasıl yerleşmiş olduğunu değiştireceğim bir yer olmadığını onda ve ağzımda böyle acı bir tat bıraktığını.
G.'nin yer değiştirdiğini ve bundan hiç de mutsuz olmadığığmı, böylesinin çok daha huzurlu ve dinlendirici olduğunu, kendimi daha hafif hissettiğimi...
B.'yi ne çok sevdiğimi,
T. ve G.'nin nasıl bir bütün olduğunu, sıcak sıcacık bir yerde durduklarını,
Ç.'yi tuhaf bir şekilde ne çok sevdiğimi,
ve Ö.'yü, ve C.'yi ve D.'yi...
Her şeyden ayrı K.'yi:)
Garip bir şekilde - belki biraz S. gibi- E.'yi,
Her koşulda canım L.'mi,
Canim gibi, çocukları...
Ben artık düzenimi istiyorum, yeni bir iş belki. Dünya gailesinden beni kurtaracak bir hayat istiyorum, çünkü kendimi taşıyamıyorum...
16-09-05

Hiç yorum yok: