25 Kas 2009

Kırmızı kapaklı SEK süt şişeleri ve çocukluğum...

Çocukluğum bir araya geldi yine, çok sık olmuyor ama, bazen bir araya geliyoruz böyle. Eskileri konuştuk. Reno Cadillac Yarımtampon'u, Texas'ı, 23 bin liralık Anadol'u... Akif Bursa'yı, Melike'yi, Sema'yı, Seray'ı, Ertu'yu, Gökçe'yi, İsmail'i, Şener'i, Önder'i; teravih namazlarını, basketbol maçlarını, hastanenin bahçesini, Cumhuriyet İlk Okulunu, Adnan Baki'yi, Turgut Özal karikatürlerini, din derslerini, okul dedikodularını, o zamanların hayallerini konuştuk. Hiç fotoğraflanmamış o günlerin hatırları bugün gibi aklımızdaydı. Kelimesi kelimesine hatırlanan hikayelerle doluydu çocukluğumuz... Ve büyümenin getirdiği bir bilememezlik, bir huzursuzluk da vardı bir köşede. Sanki arada neler olduğunu öğrenirsek, çözülür dağılır gider sanıyorduk. Eh, biraz dağılmadı da değil hani.
Sonra veda saati geldi, ayrıldık. Evime giden yolda - kendi başıma olmanın, hayaller kurmanın huzuru ile dolu iken - bizim bakkalın kapısının önünde bir kasa SEK süt gördüm, kırmızı kapaklı. Nereden olduğunu bilmesem de bana çocukluğumu hatırlatan o cam süt şişelerini... Çocukluğumdan ayrılmış, çocukluğumun bir hatırasını yakalamıştım kapının önünde. Çocukluğum düşündükçe içimi ısıtan sıcacık bir hatıra, daima yanı başımda duran dostluk. Çocukluğum bir şişe süt, kırmızı kapaklı...

Hiç yorum yok: