19 Eki 2018

Karamel

Yönetmen: Nadine Labaki

Senaryo: Nadine Labaki

Yapımcı: Anne-Dominique Toussaint

Görüntü Yönetmeni: Yves Sehnaoui 

Oyuncular: İsmaïl Antar, Gisèle Aouad, Yasmine Elmasri, Sihame Haddad, Adel Karam, Nadine Labaki, Joanna Mkarzel , Aziza Seman, Fadia Stella 

Müzik: Khaled Mouzannar

Yapım: Lübnan - Fransa, 2007, 96 dakika



Boşa değildir hayatlarında istedikleri değişikliği yapamayan kadınların kendilerini kuaför salonlarında bulması. Hayatınıza karışan adamları ve kadınları değiştiremezsiniz öyle kolayca. İstediğiniz gibi gitmez bazen hayat. Hayal ettiğiniz, uğruna çabaladığınız gibi olmaz hikâyenin sonu. İşte o zaman; kötü hissettiğinizde, bitkin, yorgun ve umutsuzken hayattan, uğraşıp didinip değiştiremediklerinizin yerine gidip saçınızın şeklini ya da rengini değiştirmek, kaşlarınıza yeni bir biçim verdirmek, kendinize bir manikür, pedikür ya da ağda seansı hediye etmek öyle bir iyi gelir ki, kendinizi yenilenmiş hissedersiniz. Tekrar savaşmaya hazır, yıkılmamış, yıpranmamış yepyeni bir kadın gibi...

Karamel tam da bir kadın filmi işte belki de bu yüzden. Kadınların en büyük kalelerinden birini - ki diğeri de mutfaklarıdır bence - kuaför salonlarını, anlattığı için aksini düşünmek mümkün değil. 

Beyrut'ta bir kuaför salonunda, Si Belle, yolları kesişen kadınları görürüz farklı farklı hayatları olan. Evli bir erkekle ilişkisi olan Layale'de sevdiği adamı beklerken pek çok aşağılama, alay konusu olma, kötüleme ile karşılaşan ve bunlara rağmen sadece sevdiği adamın vazgeçemediği kadını tanımak için yanıp tutuşan, 30'unu devirmiş - ki kadınlar için ne önemli ne zor bir yaştır 30 - ailesiyle yaşayan, hala kardeşiyle aynı odayı paylaşan, herkesin "ne zaman evleneceksin" sorularına göğüs geren kadınları görürken; Nesrine'de karşımıza doğu zihninde vücut bulan "leke"sini temizlemeye uğraşan, bu yüzden kendisini gizlemek zorunda kalan, endişelenen, ailesinden bile gizli dertleriyle arkadaşlarının destekleriyle karşı koyan bir kadın çıkıveriyor. Öte yandan Rima'yı görürüz, farklı şeyleri severken de kadın, yüreği yine bir kadın kalbi olan kendisini kıyafetleri ve sert tavırlarının ardına gizlemeye çalışan Rima'yı. Sevdiğinin sadece yanında olmakla bile yetinen, imkânsız da olsa sevmeye devam eden bir kalptir onunki. Jamale'de orta yaş bunalımını, menapozu, terk edilmeyi, mutsuz bir evliliği, kaybolup giden gençliğin telaşını görürüz, yüreğimizin en derininde hissedebiliriz bu kadının gizli saklı acısını. Aksi mümkün değildir çünkü, hissederiz ve anlarız… Ve Rose. Bir sevgiyi bir başkası için feda eden, sorumluluklarını aşka değiş tokuş eden güzel ruhlu Rose. Bu "ruhları güzel" kadınları izlerken illa ki kendimizden tanıdık bir şeyler görüp bağlanıveriyoruz filme. Üzülmüyoruz, hayır, çünkü hayat kadına kendisinden önce başkalarını koyma yetisini vermiştir mucize kavilinden… Çünkü sevdikleri erkekler, dostları, aileleri ve çocukları için kendi umutlarını, hayallerini ve geleceklerini rafa kaldırmış kadınlarla dolu hepimizin etrafı. Ve o kadınlara her gün yeniden hayran oluyor, her gün takdirle karşılıyor ve her gün onlardan biri oluruz biz de…

Bu güzel filmi festivalde seyredemeyenlere 9 Mayıs'ta gösterime gireceği müjdesini vererek sevdiğin/miz kadınlarla geçireceğin/miz keyifli bir hafta sonu diliyorum hepin/mize… 


11.04.2008'de Kahve Molası'nda yayımlanmıştır. (www.kahvemolasi.com)

Hiç yorum yok: