3 Eki 2018

Sersemler Evi

Yazan: Toby Wilsher
Yöneten: Toby Wilsher
Beden dili: James Greaves
Giysi Tasarımı: Medine Yavuz
Işık Tasarımı: Önder Arık
Reji Asistanları: Levent Güner, Erkan Taşdöğen
Mizansen Metni ve Prodüksiyon Çevirisi: Selen Korad Birkiye

Oyuncular: Mehlika Balkan, Erkan Taşdöğen, Burak Karaman, Mustafa Uğurlu, Kubilay Karslıoğlu, Tülin Özen


Sessizlik neleri anlatabilir size en fazla hiç düşündünüz mü? Kelimeler yokken hayatın ne kadarı eksik? Yoksa hayatı zorlaştıran biraz da kelimeler mi? Sevginizi kelimeler olmadan anlatabilir misiniz mesela? Ya da her zaman yanlış kelimeleri mi seçersiniz bir şeyleri anlatmak için? 
Hep kelimelerden mi yardım alırsınız bir şeyleri anlatmak isterken? Yoksa duygularınızı anlatmayı öğrenemediniz mi hala, sesiniz olmadan? Duruşunuz, bakışınız yetmiyor mu sevginizi anlatmaya? Öfkenizi illa ve kat'a sesinize mi dökersiniz bir çırpıda? Ya da tam tersine sesiniz olmadan, kelimeler olmadan yaşayan ve bu yüzden de hep "anlaşılmamaktan" şikayetçi olan iletişim engellilerden misiniz? Hangi safta olduğunuzu seçemediniz değil mi? Seçemiyor insan, bilemiyor bazen ne zaman, nasıl anlatır, en kısa yoldan akıldan geçenleri. 

Bu kadar düşünceyi bir oyuna mı sığdırdın diyorsanız, derim ki "sessizlik düşüncelere davetiyedir kırmızı mumlu mührü olan" ve sessiz bir hayat nasıl olurdu acaba diyorsanız, buyurun "Sersemler Evi"ne…

Kim bilir kaç yüz yıl önce, İstanbul kıyılarında bir gemi fırtınalı bir gecede karanlık sulara gömülür. Mürettebatı da terk - i diyar eyler fani dünyadan. Geçen zaman her şeyi değiştirdiği gibi, İstanbul'u da çok değiştirmiş, denizleri karaya, karaları denize çevirmiştir. Eskiden batığın olduğu yere de olayların geçtiği bina inşa edilmiştir. Dört katlı bu binada, her işe burnunu sokmaya çalışan yalnız ve meraklı bir ev sahibi, bir türlü huzura kavuşamayan evli bir çift, sürekli müzik dinleyen genç bir delikanlı ile kendini öldürmeye karar veren orta yaşlı bir adam yaşamaktadır. Nihayetinde bu adam kendini asar. Evin temelleri altında yatan denizciler, intihar eden adamın ruhunu huzura kavuşturabilmek için, uzun uykularından uyanarak bu apartmanın dünyasına adım atarlar ne var ki onlarla birlikte apartmanın havası oldukça değişecektir. 

Sessiz bir komedinin hayat bulduğu oyunda kimin hangi katta yaşadığını, birinin diğeri ile ilişkisini kavramak için ilk yarıyı pür dikkat izlemenin faydası büyük. Yerleşimi ve ilişkileri kavradıktan sonra her şey çok daha eğlenceli olmaya başlıyor zaten… oyuncuların seslerinin çıkmamasının yanında yüzleri de tanıdık değil. Maskeleri gizliyor kimliklerini, tıpkı gerçek hayatta bizi az - çok tanıyan / tanıdığını sanan insanların yüzümüzde gördükleri maskeler gibi. Güleryüzlü, neşeli, şakacı, öfkeli, kibar... Her sabah dünyaya günaydın derken yüklendiğimiz maskelerimiz gibi...

Ve oyundan sonra yüzünüzde zor olanı keşfetmiş olmanın keyfi ile, oyunun neşesinin bıraktığı bir neşe, aklınızda ise soru işaretleri kalıyor.

Balıkların neden sesi yoktur? 


23.02.2007'da Kahve Molası'nda yayımlanmıştır. (www.kahvemolasi.com)

Hiç yorum yok: